Arabuluculuk, günümüzde dostane yollarla uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde en yaygın olarak bilinen ve uygulanan uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
Arabulucu, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getirerek onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini ve aralarında iletişim sürecinin kurulmasını sağlamaya çağlayan tarafsız üçüncü kişidir.
Arabulucu, bu süreçte karar veren kişi değildir. Hatta taraflara herhangi bir çözüm de önermez. Taraflar uyuşmazlığı kendileri uzlaşarak çözerler. Arabulucu, tarafların aralarındaki asıl uyuşmazlığı ve menfaatlerini tespit ederek bu konularda tartışmalarını ve çözüm bulmalarını sağlamaya çalışır. Burada taraflar kendi çözümlerini kendileri üretirler ve bunu yaparken birbirlerini anlamaya çalışırlar.
Karşı tarafla aranızda uyuşmazlık çıktıktan ve fakat mahkeme veya tahkime başvurmadan önce arabulucuya gidebileceğiniz gibi mahkemeye dava açtıktan sonra da arabulucuya gidebilirsiniz.
Hayır. Arabuluculuk ancak tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri konularda mümkündür. Daha açık bir ifadeyle; kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli konularda taraflar arabulucuya gidebilirler. Tarafların sözleşme konusu yapamayacakları konularda örneğin ceza davalarında, nüfus kaydına ilişkin davalarda veya çocukların velayetine ilişkin davalarda arabuluculuk mümkün değildir.
Hayır. Taraflar arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak ve bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbesttir. Kendi isteğiniz ile başlattığınız bu süreci yine kendi isteğinizle sona erdirip mahkemeye başvurabilirsiniz.
Taraflar arabulucuyu, Daire Başkanlığımızın resmi web adresi olan www.adb.adalet.gov.tr adresinde yer alan güncel arabulucular listesinden seçebilirler.
Süreç sonuçlanıncaya kadar arabuluculuk sürecinde taraflar, davadan farklı olarak herhangi bir harç yatırmak zorunda olmayıp, tebligat, bilirkişi, tanık ve keşif gibi giderler de ödemezler. Sadece, faaliyet süresine göre arabulucuya, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine uyarınca ücret ödenir. Ayrıca, özel bir toplantı yeri vs. gerekiyorsa, bu masrafların ödenmesi gerekir. Taraflar eğer avukatları ile bu sürece katılacaklarsa avukatlarına da ücret ödeyeceklerdir.
Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, arabuluculuk sürecindeki tüm masrafları eşit olarak karşılayacaklardır.
Taraflar arabuluculuk sürecinin sonunda bir anlaşmaya varırlarsa bu anlaşmayı, asıl uyuşmazlık hakkındaki yetki ve görev kurallarına göre belirlenecek olan hukuk mahkemesine ibraz edip, icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh verilmesini talep edebileceklerdir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilâm niteliğinde belge sayılır. İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, niteliği itibariyle bir çekişmesiz yargı işi olduğundan buna ilişkin inceleme dosya üzerinden de yapılabilecektir. Ancak, uyuşmazlık konusu aile hukukuna ilişkin ise bu işlemler aynı usulle belirlenecek aile mahkemesince ve duruşmalı olarak yapılacaktır. Eğer, davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa gidilmiş ise, kuşkusuz ki yukarıdaki iş ve işlemler davaya bakan mahkemece yerine getirilecektir.
Mahkeme; anlaşmanın ve içeriğinin, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği işler arasında yer alıp almadığı ve cebri icraya elverişli olup olmadığı yönünden inceleme yapacaktır.
Dava boyunca yapmak zorunda kalacağınız tüm masraflardan (posta gideri, bilirkişi, keşif vb. masraflar, yol giderleriniz gibi) ve yargılama nedeniyle diğer işlerinizden kısıtlayıp, adliyeye ayırmak zorunda kalacağınız zamandan tasarruf etmiş olursunuz. Mahkemeye göre daha kısa sürer. Sonuç, tarafların kontrolündedir. Geleceğe bakılır, mevcut hukuki durumun değil, menfaatin korunması esastır. Güvenirlik ve gizlilik önemlidir; taraflar mahkeme önünde konuşamayacaklarını burada rahatlıkla konuşabilirler. Psikolojik ve sosyolojik riski azdır; daha az yeni sorun doğurur. Tarafların anlaştıkları yöntem ve çözüm tarzı esastır, esnektir. Anlaşmayla çözülür; iki tarafta kazanır, tarafların sosyal ve ekonomik ilişkileri devam eder.
Evet. Bu şekilde yapılan stajlar 5 yıllık mesleki kıdemin hesaplanmasında dikkate alınacaktır.
Eğitim izni verilen kuruluşun, internet sayfamızda yayınlanan eğitim verebileceği yer haricinde başka bir mekânda eğitim vermesi mümkün değildir. Ancak, farklı bir mekânda eğitim vermek isteyen eğitim kuruluşunun, 27.06.2013 tarihli internet sayfamızda yayınlanan şartları sağlayarak izin başvurusunda bulunması gerekmektedir.
27.06.2013 tarihinde, resmi internet sayfamızda yayınlanan duyuruda, eğitim izni talebinde bulunan eğitim kuruluşunun, eğitim verilecek mekânlarının, eğiticilerin unvan ve yeterliliklerinin, eğitim programının mevzuata uygun olduğunun anlaşılması, böylelikle eğitim kuruluşlarında eğitim faaliyetinin devamının sağlanacağı ve eğitimin amacına ulaşacağı kanaatine varılması halinde eğitim izni verilebileceği belirtilmiştir. Bu nedenle, eğitim verebilecek kuruluşların birden fazlasının kendi aralarında iş birliği yapmaları halinde tek bir kuruluş eğitim izni için başvurabilecektir. Eğitim verebilecek kuruluşlar ancak kendi aralarında işbirliği yapabilirler. Eğitim izni talep eden kuruluş, eğitim izni için gerekli olan şartları tamamlamak amacı ile farklı kuruluşların imkânlarından faydalanabilir. Ancak, eğitim izni alma yetkisi olmayan kuruluşlarla ortak eğitim veremez.
Taraflar eğitim izni verilen kuruluşları, Daire Başkanlığımızın resmi web adresi olan www.adb.adalet.gov.tradresinde yer alan güncel eğitim kuruluşları listesinden öğrenebilirler.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 48 inci maddesi gereğince, Başkanlığımız bünyesinde istihdam edilen denetim görevlileri, arabuluculuk hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin tüm işlem ve uygulamaları, arabuluculuk eğitimi izni alan kuruluşları ve arabulucuları denetleme yetkisine sahiptir. Eğitim izni alan eğitim kuruluşlarında derslerin kimin tarafından verildiği hususu da bu kapsamda denetlenecektir.
Arabuluculuk eğitimi, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra, mesleğinde 5 yıllık kıdeme sahip kişiler tarafından alınabilir. Arabuluculuk eğitim almak isteyen kursiyerlerden hukuk fakültesinden mezunu olduğunu gösteren belge ile 5 yıllık kıdeme sahip olduğunu gösteren belgenin istenmesi yeterlidir.
Hayır. Bu durumda olanların Türkiye’de arabuluculuk yapabilmeleri için Kanun ve Yönetmeliğe göre gerekli eğitimi alması, yapılacak olan yazılı ve uygulamalı sınavdan başarılı olup Daire Başkanlığımızca tutulan arabulucular sicile kayıt olması gerekmektedir.
Yönetmelikte geçen 5 yıllık mesleki kıdeme sahip olma sadece avukatlık mesleği için aranan bir şart değildir. Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra, herhangi bir meslekte 5 yıllık kıdeme sahip olmak aranan bu şart için yeterlidir. Farklı mesleklerde geçen süreler, 5 yıllık mesleki kıdem hesabında dikkate alınacaktır.
Arabuluculuk Avrupa’da ve Amerika’da 40 yılı yakın süredir uygulanan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Aralarında davaya konu olmuş veya olabilecek bir uyuşmazlık olan kişilerin meseleyi bir arabulucu eşliğinde karşılıklı olarak müzakere ederek çözüme kavuşturdukları bir süreçtir.
Dünyadaki gelişimine paralel olarak arabuluculuk ülkemizde 1990’lı yılların sonu itibarıyla, özellikle başta akademik çevrelerce üzerinde durulan ve tartışmalar yapılan ve bilimsel makaleler, raporlar yazılan bir konuydu. Konu hakkındaki bilimsel tartışma ve çalışmaların istenen yoğunluğa ulaşması ile birlikte bu konuda yasa çalışmaları yapmak için bir bilim komisyonu kuruldu. Komisyonunun uzun süre dünya örneklerini inceleyerek yaptığı çalışmanın sonunda 03.06.2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı”, 7 Haziran 2012 tarihli oturumunda kabul edilerek yasalaştı.
Arabulucular, tarafların iletişimini kolaylaştırarak onları masada tutan arabuluculuk yöntemleri uygular. Tarafların kendi çözümlerini kendilerinin bulmalarına yardımcı olur. Bunu yaparken arabulucu konuyu çözümleyen bir karar vermez, taraflara çözüm seçeneği sunmaz. Arabulucunun tarafsız ve bağımsız bir kişi olması gerekir. Arabulucunun taraflardan birisiyle ciddi bir bağı olması halinde arabuluculuk yapmaması gerekir.
Türkiye’de sadece en az beş yıllık mesleki deneyimi olan hukuk fakültesi mezunları arabuluculuk yapabilir. Adalet Bakanlığı siciline kayıtlı arabulucu olabilmek için Bakanlıkça lisanslanan eğitim kurumlarından teorik ve pratik en az kırk sekiz saat eğitim alınması gerekir. Eğitimden sonra Bakanlığın açtığı yazılı ve uygulamalı sınavı geçip sicile kaydolanlar arabulucu unvanını kazanır. Türkiye’de arabulucular sicil ve denetim bakımından Adalet Bakanlığı’na bağlıdır. Arabulucular her yıl maliyeye aidat öderler. Arabuluculuk mesleğini yapanlar her yıl sekiz saat yenileme eğitimi almak zorundadır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre arabuluculuğa ancak tarafların sulh olabileceği, hakkından vazgeçmesi ve iddiaları kabul etmesinin mümkün olduğu ve bir mahkeme kararının gerekmediği hallerde başvurulabilir. Örneğin tarafların boşanabilmesi ve çocuğun velayeti için mutlaka bir mahkeme kararı gerektiğinden taraflar bu gibi konuları arabulucuya götüremezler. Yine uyuşmazlık aile içi şiddetten kaynaklanıyor ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda uzlaşma kapsamında sayılan suçlardan değilse o olay arabuluculuğa uygun olmayacaktır. Yani örneğin eşlerin birbirlerine şiddet uygulamaları, silahla yaralama, ölüme neden olan suçlar sonucunda istenen tazminatlar için arabulucuya gidilemez. Fakat bütün kredi sözleşmeleri, alım satım sözleşmeleri, tüketici uyuşmazlıkları, eser sözleşmeleri, kira uyuşmazlıkları, işçi alacakları, deniz ticareti ve sigorta uyuşmazlıkları, marka-patent uyuşmazlıkları, boşanmadan sonraki mal paylaşım uyuşmazlıkları, taksirle yaralama, silahsız kasten yaralama, hakaret, tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali ticari sırrın açıklanması gibi şikâyete bağlı suçların işlenmesi nedeniyle istenecek tazminatlarda arabulucuya gidilebilir. Adalet Bakanlığı’nın arabuluculuk sistemini mahkeme öncesi çözüm yolu olarak zorunlu hale getirme çalışmaları kapsamında ilk olarak işçi-işveren uyuşmazlıklarında arabuluculuk zorunlu hale gelecek. 2016 yılında Meclis gündemine gelmesi beklenen değişikliklere göre iş davalarında arabuluculuk zorunlu hale gelecek. Arabulucuya başvurmadan açılan davalar incelenmeden reddedilecektir.
Arasında hukuki bir uyuşmazlığı olan kişiler bunu çözmek için üçüncü bir kişinin yardımına ihtiyaç duyduğu her zaman arabulucuya başvurabilir. Türkiye’de arabuluculuğa dava açılmadan önce ya da dava sırasında başvurulabilir. Dava öncesi arabuluculukta taraflar anlaşmaya varırlarsa artık davaya gerek kalmayacaktır. Taraflar dava açıldıktan sonra hâkimler tarafları arabuluculuk hakkında bilgilendirilirler. Arabuluculuğa gitmek isterlerse hâkim duruşmayı en çok iki kez üç aya kadar erteleyebilir. Taraflar anlaşırlarsa mahkeme davayı görmeyi bırakır ve artık tarafların anlaştıkları metin geçerli olur. Anlaşamazlarsa dava kaldığı yerden devam eder ve olay hakkında mahkeme karar verir.
Arabuluculuk özellikle dava yoluyla karşılaştırıldığında birçok avantajı olan bir yöntemdir. Bu avantajları nedeniyle arabuluculuk dünyada ve ülkemizde her geçen gün daha popüler hale gelmektedir. Arabuluculuk insanlar arasındaki ilişkileri korur Arabuluculuk temelinde dostane bir çözüm yolu olduğundan var olan ilişkilerin kötüye gitmesini engeller ve bozulmuş ilişkilerin düzelmesini sağlar. Arabuluculukta taraflar iletişimi sürdürdüklerinden isteklerine uygun ortak bir çözüm bulma şansları yüksektir. Arabuluculuk çabuk çözüm sağlar Davaya konu olaylar mahkeme tarafından ortalama en erken sekiz ayda ortalama olarak dört yılda çözülürken arabuluculukta sonuca üç saat ila bir haftalık sürelerde ulaşılabilir. Bu nedenle yaşanan uyuşmazlığın kısa sürede çözülmesini arabuluculuğu seçebilirler. Arabuluculuk ekonomiktir Dava sırasında yapılması gereken masraflar, avukatlık ücretleri ve hakkın geç alınması karşısında arabuluculuk makul ücretlerle çözüme ulaşmayı sağlar. Arabuluculuk gizlidir Arabuluculukta ileri sürülen görüşler, belgeler, teklifler ve ikrarlar gizlidir. Bu nedenle taraflar çekinmeden her konuyu masaya yatırabilirler. Bu nedenle kamuoyuna yansımasından çekinilen konularda arabuluculuk tercih edilebilir. Arabuluculukta sürecin kontrolü tarafların elindedir. Arabuluculukta sadece tarafların mutabık kaldığı konularda anlaşma yapılır. Taraflar arabuluculuktan her an vazgeçebilirler. Kimse istemediği bir anlaşmayı imzalamaya zorlanamaz.
Arabuluculuk sisteminin benimsenmesindeki en önde gelen amaçlardan birisi yargının iş yükünü azaltmaktır. Uyuşmazlıklar mahkemeye gitmeden, gittiyse de mahkemenin karar vermesine gerek kalmadan arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturularak mahkemelerin bakmakta olduğu dava sayısını azaltma amacı güdülmektedir. Devlet daha önce adliye ve hakim sayısını artırarak yargının aşırı iş yükü problemini aşmaya çalıştı. Ancak dünyanın en büyük ülkesi olmamamıza rağmen dünyanın en büyük adliyelerine sahip olmamız bile bizdeki iş yükünü kaldırmaya yetmedi. Bu nedenle devlet uyuşmazlıkları mahkemeye gitmeden çözüme kavuşturmanın en etkili yolu olan arabuluculuk yolunu geliştirmeyi benimsedi. Şu anda ülkemizde uygulanan arabuluculuk sistemi bu politika ve ihtiyacın sonucudur.
Arabuluculuğun tüm dünyada kabul görmüş temel ilkeleri vardır. Bu ilkeler arabuluculuğun ortak dilini oluşturur. Bunlardan ilki iradilik ilkesidir. İradilik tarafların arabuluculuğa başvurmada, başvurdukları arabuluculuğu yürütmede ve yürütülen süreci sonlandırmada her an özgür olduklarını anlatır. Kimse bir arabuluculuk sürecine başvurmaya, sürdürmeye ve anlaşmaya veya anlaşmamaya zorlanamaz. Tarafların her aşamada süreçten çekilme hakkı vardır. Arabuluculuğun ilkelerinden birisi de eşitliktir. Arabuluculuğa katılan taraflar, ekonomik durumlarına, sosyal statülerine bakılmaksızın eşit haklara sahiptirler. Arabulucu da süreç boyunca taraflar arasındaki eşitliği gözetmekle yükümlüdür. Arabuluculukta bir tarafın söz hakkı engellenemeyeceği gibi, sürecin dışında da bırakılamaz. Arabuluculuğun en önemli ilkelerinden birisi gizliliktir. Arabulucu, taraflar ve sürece katılan diğer kişiler arabuluculuk boyunca konuşulan ve görüşülenleri gizli tutmakla yükümlüdür. Ancak taraflar karşılıklı olarak anlaştıkları konularda gizliliği kaldırabilirler. Aynı şekilde arabuluculuk sürecindeki notlar, teklifler, görüşler, kabuller de mahkemede delil olarak kullanılamaz ve bu sayılanlar hakkında tanıklık da yapılamaz. Buna rağmen delil olarak kullanılır ve hakkında tanıklık yapılırsa mahkeme bunları karar verirken dikkate alamaz. Diğer bir ilke de tarafsızlıktır. Arabulucu süreç boyunca tarafsız olmak zorundadır. Arabulucu bir tarafı tutamaz, süreci bir tarafın işine gelecek şekilde yönetemez. Arabulucu tarafsızlığından şüphe edilmesine neden olabilecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.
Taraflar arabulucunun ücretini ve masraflarını eşit ödeyecektir. Uyuşmazlığın parayla ölçülebilmesi halinde örneğin 25.000 TL’lık bir olayda taraflar arabulucuya toplam %6 ücret öder. Ücret tarifesine göre uyuşmazlığa konu miktar arttıkça bu oran kademeli olarak düşer. Para ile ölçülemeyen olaylarda ise arabulucunun ücreti saat ücreti olarak ödenir. Bu ücret olaya ve taraf sayısına göre saati 95 ila 240 TL arasında olabilecek. Arabulucu ile tarifenin altında ücret sözleşmesi yapılamaz.
Arabuluculuk anlaşması imzalanması ile birlikte her iki tarafı da bağlar. Bu anlaşmadan dönmek diğer tarafın rızasıyla yani ancak yeni bir anlaşmaya mümkündür. Arabuluculuk anlaşması imzalandıktan sonra isteyen taraf mahkemeye başvurarak anlaşma belgesine “icra edilebilirlik şerhi” alabilir. Mahkemenin anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi vermesi ile birlikte arabuluculuk anlaşma belgesi aynı mahkeme kararlarının icrasında olduğu gibi icra işlemini başlatmaya yarar. Bu icra takibine sayılı haller dışında itiraz etmek mümkün değildir. Görüldüğü gibi başarılı bir arabuluculuk sonunda imzalanan anlaşmaya uyulmaması halinde alacaklının anlaşma belgesiyle icra takibi başlatması ve alacağını gereğinde haciz yoluyla alması mümkündür.
Arabuluculuk emsal ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de yavaş ama emin adımlarla ilerlemektedir. Arabuluculuğun yaygınlaşması için sadece kanuni düzenlemeler yapılması yeterli değildir. Bunlara ek olarak toplumu ve hukuk camiasını bilgilendirmek ve işini iyi yapan arabulucuların da yetiştirilmesi gerekir. Bu yılın sonunda Türkiye’de eğitim almış arabulucu sayısının 15.000’e ulaşması beklenmektedir. Dolayısıyla hukuk camiasında ilgi gören arabuluculuğun zamanla toplumda da hak ettiği yeri bulacağı kanısındayım. Adalet Bakanlığı arabuluculuğun doğal bir süreç içinde benimsenmesi için gereken her türlü faaliyeti titizlikle yürütmektedir. Bunun yanında bazı dava türlerinde, öncelikli olarak da iş davalarında tarafların arabulucuya kanun yoluyla sevk edilmesi gündemdedir. Bu gibi önlemler sayesinde arabuluculuğun toplumdaki bilinirliği artacağı gibi yargının iş yükü de kademeli olarak azalacaktır.
1 Ocak 2018 tarihinden itibaren işçi-işveren uyuşmazlıklarında dava açmak isteyen tarafın öncelikle arabuluculuk yoluna gitmesi gerekmektedir. Arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması durumunda, dava, dava şartı yokluğundan reddedilecektir.
Bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi ve işveren alacağı ve tazminatı (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti vb.) ile işe iade taleplerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olacaktır. Ancak iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları ile bunlarla ilgili tespit ve itiraz durumları bu kapsamda değildir
Başvuru adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına yapılır. Arabuluculuk bürosu olmayan yerlerde arabuluculuk bürosu sıfatıyla görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü tarafından işlemler gerçekleştirilir.
Arabulucu, adliyelerdeki arabuluculuk bürolarındaki görevli personel tarafından sicile kayıtlı arabulucular listesinden atanacaktır. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde bu arabulucu görevlendirilir.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.
Arabuluculuk bürosuna başvuruda herhangi bir ücret alınmaz. Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamazlarsa 2 saatlik ücret Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Anlaşma durumunda ücret, aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde ödenir. Ancak uygulamada sıklıkla görüldüğü üzere, işveren tarafından da arabuluculuk ücretinin tamamı ödenebilir. Ücret, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir. Arabuluculuk Ücret Tarifesi, Arabuluculuk Daire Başkanlığının resmi web sitesinde yer almaktadır.http://www.adb.adalet.gov.tr/Sayfalar/Teskilat/mevzuat/tarife.html
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat ya da varsa avukatları aracılığıyla katılabilirler. Tarafın vekili aracılığı ile görüşmelere katılmak istemesi durumunda vekaletnamede arabuluculukla ilgili özel bir yet ki gerekir.
İlk toplantıya mazeretsiz bir şekilde katılmayan taraf dava açıldığı taktirde, bu taraf dava sonucunda kısmen ya da tamamen haklı çıksa dahi yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca, bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez.
Arabuluculuk sürecinde taraflar anlaşma sağlayamazsa mahkemeye başvurarak dava açabilirler.
Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk hâkiminin kararıyla adli yardımdan yararlanabilecektir